Son 16’ya rahat bir biçimde kalan İngiltere, Slovakya ile karşı karşıya geldi. Maç öncesi elbette maçın açık orta favorisi İngiltere’ydi. Almanya, Fransa, İspanya üzere çok gaz açmaya gereksinim duymadan kümeden çıktılar. Lakin enteresan bir şey küme kademesinde dikkatimi çekti ve daha evvelki yazılarımda bahsettim. İngiltere maçlarda sistemlerine sadık kalsalar da âlâ bir futbol izletmediler. Bol gollü galibiyet yoktu, tempolu bir futbol yoktu. Durum zenginliği yoktu. İstediklerinde de tempoyu yükseltmede sorun yaşadılar.
Maç aslında küme basamaklarındaki sakin tempo ile başladı. Birinci dakikada göze çarpan birinci şey maçı yöneten Türk hakemimiz Halil Umut Meler 5 dakika içinde çok kolay sarı kart hak etmeyen konumlarda arka arda 2 sarı kart çıkardı ve bunu izleyen dakikalarda çok kolay sarı kart çıkarmaya devam etti.
Kendi alanında etkisiz paslar yapan İngiltere, bir kontra atakta 25.dakikada turnuvada 3. golünü atan Slovak golcü Schranz’ın golüne pürüz olamayınca 1-0 yenik duruma düştü.
Bu dakikadan sonra tempo yükseltmesi gereken İngiltere vasat paslar yapmaya başlayınca enteresan bir durum yaşandı. Grup her geri pas yaptığında İngiliz taraftarlar ıslık çalarak grubu protesto etti ve atak yapmaya zorladı. Bu durum dakikalarca devam etse de İngiltere vites yükseltemedi. Dünyaya süratli futbolu ile nam salmış Premier Lig ulusal ekibi güya 3. Dünya ülkeleri üzere yavaş bir futbol oynuyordu ve taraftarı buna tahammül edemiyordu.
Bu duruma neden olan içsel kimi meseleleri olabilir lakin alana yansıyan temel sorun topa sahip olan İngiliz futbolcu dışında topsuz alanda hiçbir futbolcunun top isteyip boş alana kaçmamasıydı. Bu yüzden her topu alan futbolcu tekraren dikey pas aksiyonu düşünse de hareketlenen olmayınca yanında boş boş duran arkadaşına topu atıyordu. Böylelikle birbirini izleyen vasat paslar birinci yarı boyunca devam etti ve devre bu formda sona erdi.
İkinci yarı daha tempolu başladı. İngiltere daha istekliydi fakat atak futbolcuları çok dağınık gürünü gördüler.
Neredeyse hiç kanatlardan içeri yönelen bir teşebbüs yapamadılar. Kayda paha iki şey oldu. Biri 51. dakikada ofsayt sebebiyle iptal olan Foden’in golü ve uzaktan direğe çarpan Rice’ın şutu.
Slovakya esasen yeterli defans yapan bir grup olarak biliniyordu. Bunun üstüne bir de kontra atak oyunu ekleyip geçmişte Yunanistan formülü olarak bilinen bir taktikle oynadılar. Oyunları da sonuç verdi.
Ta ki dakika 90+5’e gelene kadar… Portekiz maçında Montella’yı eleştirirken bahsettiğim şey futbol kaliteli futbolcularla oynanır. Kenan ve Arda üzere starların varsa bunlar ne olursa olsun alanda olmalıdırlar. Zira ne vakit ne yapacakları muhakkak olmaz. İngiltere’nin de bütün dünyanın bildiği bir üstün starı var. O da Jude Bellingham. Ortada hiçbir tehlike yokken bir taç atışından seken topa Ronaldo’nun Juventus’a attığı meşhur golü anımsatan sihirli bir gol attı.
Futbol bu türlü şahane ve acımasız bir şeydir. 95 dakika dayanan Slovakya son saniyede bir gol yedi ve çeyrek final hayal oldu. Zira uzatmaya giden maçta uzatmanın birinci dakikasında modu yükselen İngiltere Kane ile bir gol bularak öne geçti. 95 dakikada yazılan öykü 2 dakikada silindi. Uzatmalarda diğer gol olmayınca İngiltere çeyrek finale ismini yazdırdı.
X
Linkedln
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün muharrirlerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
