Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Chatham House tarafından düzenlenen Londra Konferansı 2024’te konuştu.
Şimşek, Türkiye iktisadının geçen yıl bu periyotlarda önemli makroekonomik ıstıraplarla karşı karşıya olduğunu belirtti.
Türkiye’nin satın alma gücü paritesi açısından dünyanın 11. büyük iktisat olduğunu aktaran Şimşek, geçen yılki sarsıntıların akabinde bütçede çok büyük bir açık oluştuğunu lisana getirdi.
“Programımız çalışıyor”
Şimşek, bu nedenle vergi artışları ve harcama denetimleri dahil olmak üzere bir dizi tedbir aldıklarını belirterek, “Şu anda programımız çalışıyor. Enflasyon beklentilerinin tekrar çıpalanmasını sağlayan bir para siyaseti duruşumuz var. Enflasyon mayısta yüzde 75 ile tepe yaptı fakat süratli düşme eğiliminde görünüyor. Fiyat istikrarını sağlamak, mali disiplini yine inşa etmek, cari açığı azaltmak, yeşil ve dijital dönüşüm dahil olmak üzere yapısal dönüşümü başarmamıza yardımcı olacak güçlü bir programımız var.” diye konuştu.
Mehmet Şimşek, enflasyonun sene sonunda düşük yüzde 40 düzeyi ya da yüksek yüzde 30’lu düzeylere, 2025 yılında yüzde 10’lar düzeyine ve 2026’da tek haneli sayılara ineceğini belirtti.
Bir yıl içinde iktisatta kıymetli ilerlemeler kaydedildiğini söz eden Şimşek, Türkiye’nin ülke riski primininin (CDS) 700 baz puan düzeyinden yaklaşık 250 baz puana gerilediğini anımsattı.
“Dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz”
Bakan Şimşek, ayrıyeten dış piyasalara erişimin kıymetli ölçüde güzelleştiğinin altını çizerek, “Merkez Bankası’nın döviz rezervleri mart sonuna nazaran 70 milyar doların üzerinde artış gösterdi. Cari açık yarıdan fazla daraldı. Cari açık muhtemelen gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2 ile 2,5’i ortasında olacak. Geçen yıl bu oran yüzde 6 idi. Sonuç olarak, para siyaseti sıfırdan başladı ve artık güçlü bir dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz.” değerlendirmesini yaptı.
Enflasyonun hala yüksek olduğunu söyleyen Şimşek, “Piyasa, ortaya koyduğumuz programın enflasyonu düşüreceğine ikna olmaya başladı.” dedi.
Şimşek, şöyle devam etti:
Enflasyonu denetim altına almak için gerekli tüm araçları kullanıyoruz. En başından beri kamuoyu ile olan tüm bağlantımızda sabırlı ve kararlı olmanın altını çizdim. İktisatta yine dengelenme sürecindeyiz, biraz yavaşlama olabilir. Yavaşlama elbette kolay değildir lakin bazen istikrarsızları gidermek için iç talebi yavaşlatmak gerekir. Bu sene dış şartların da destekleyici olmasını bekliyoruz. Geçmiş devirde dış şartlar nedeniyle de aykırı rüzgarlar yaşadık, lakin bu sene esas ticaret ortaklarımızda büyümeyle birlikte dış talepte canlanma bekliyoruz. Şu ana kadar programın sonuçları makro finansal istikrarsızlık risklerini azalttı.
Yurt içinde mevduat sahiplerinin de programa inandıklarını ve mevduatlarını liraya dönüştürmeye başladığını söyleyen Şimşek, geçen yılın birinci yarısında bankaların dış borç yenileme oranlarının yüzde 96 olduğunu ve bugün bu düzeyin yüzde 150’ye yaklaştığını kaydetti.
Şimşek, gerçek bölümün dış borç yenileme oranlarının ise yüzde 73 düzeyinden yüzde 119’a çıktığı bilgisini paylaştı.
“Avrupa, Türkiye kelam konusu olduğunda stratejik perspektif eksikliği yaşıyor”
Avrupa Birliği (AB) ile ekonomik alakalar ve memleketler arası ticaretteki gelişmeleri de kıymetlendiren Şimşek, 10 yıl öncesinde Türkiye’nin AB üyeliğine sıkı halde bağlandığında ve beklentiler oluştuğunda bilhassa direkt yabancı yatırımlar konusunda uygun iş çıkardığını belirterek, kelamlarını şöyle tamamladı:
Türkiye kelam konusu olduğunda, AB stratejik perspektif eksikliği yaşıyor. Açık konuşuyorum, Avrupa Türkiye’ye bir fırsat sağlamadı. Fakat bugün uyguladığımız program, yatırım ortamını, yönetişimi ve global entegrasyonu güzelleştirmekle ilgili. Bunlar da direkt yabancı yatırım çekmek için anahtar bahisler. Programın merkezinde öngörülebilirliği artırmak var.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)
