İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa (İÜC) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen, sıcaklık havalarda su tüketiminin ehemmiyetine dikkati çekerek, “Susanmasa bile sıcak havalarda su içmek gerekir, en az 2,5 litre olmalı.” dedi.
Gönen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zarurî olmadıkça saat 11.00 ila 15.00 ortasında dışarı çıkılmaması gerektiğini söyledi.
Özellikle çocuklar ve yaşlılar ile kalp, şeker ve yüksek tansiyon üzere kronik hastalığı olanların dikkatli olması gerektiğini belirten Gönen, sıcak havaların tesirinden kurtulmak için mineral içeren bol sıvı tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
Gönen yaz aylarında terleme nedeniyle bedende tuz ve mineral kaybı yaşanacağını, bu nedenle tuz diyeti önerilen hastalar haricindekilerin kaybettikleri tuzu yerine koymaları için rastgele bir rahatsızlıkları yoksa ayran üzere tuzlu içecekler içmeleri gerektiğini anlattı.
Susama hissinin bedenin su gereksinimini gösterdiğini lisana getiren Gönen, “Susanmasa bile sıcak havalarda su içmek gerekir, en az 2,5 litre olmalı. Serinleme hedefiyle alkollü ve asitli içecekleri kullanmamak lazım zira bunlar evvel serinletir üzere olur sonra bedenin su kaybını artırır. Hafif, sulu yemekler yemek gerekir. Yağlı, ağır yemeklerden bilhassa kaçınılmalı. Tatlıdan çok meyve, salata ve çorba yenebilir.” sözlerini kullandı.
Serinleme emeliyle sık sık duş yapılabileceğini belirten Gönen, park edilmiş kapalı araçlarda ise hiçbir canlının bırakılmaması gerektiğine vurgu yaptı.
Sıcak havalarda güneş çarpması konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirten Gönen, şunları kaydetti:
“Aşırı sıcağa maruz kalan kişinin beynindeki termoregülasyon merkezi dediğimiz ısı ayarlama merkezi bozulur. Çok sıcak, rutubetin arttığı havalarda 37 derece civarında olan beden sıcaklığı 40-41dereceye kadar yükselebilir. Bu düzeye yükselmesi epey risklidir. Bilhassa beyin hücrelerinde tahribat yapabilir. Çok sıcağa maruz kalan kişinin beynindeki termoregülasyon bozulunca güneş çarpması dediğimiz önemli sıhhat sorunu ortaya çıkar. Yüksek ateş, terleyememe, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, bulantı ve cildin kuruması belirtilerden bazılarıdır. Öncelikli olarak doktor çağrılmalı veya acilen hastaneye götürülmelidir. Ateşi 41 dereceye ulaşmışsa çabucak 39 dereceye düşürülür, damar yolu açılıp sıvı verilir, hava yolu açılıp yapay teneffüs verilir. Güneş çarpmasında tedavi yapılsa bile yüzde 20 vefat yaşanabilir, önemli bir durumdur. İyileşse de bedeninde hasar kalabilir.”
Aşırı sıcağa maruz kalan bireylerde sıcak bitkinliği ve sıcak krampı denilen rahatsızlıkların da ortaya çıkabileceğini anlatan Gönen, şöyle konuştu:
“Sıcak bitkinliğinde birinci yardım olarak hasta rüzgarlı serin bir yere alınmalıdır. Suyla ıslatılarak yahut varsa vantilatörler serinletebilir, alkol dışında soğuk içecek verilebilir. Üzerindeki sıkı giysiler gevşetilir, sırt üstü yatırılıp bacakları havaya kaldırılır. Hipertansiyonu yoksa ve nabzı düşükse tuzlu ayran verilebilir. Sıcak kramplarında ise kol, karın ve bacaklarda ağrı, bulantı üzere durumlar olabilir. Bunu yaşayan kişinin en az 12 saat aktivite yapmaması, kramp giren yerini hareket ettirmemesi gerekir.”
Sıcak havaların insanın üzerindeki tesirlerinin yanında klimalara da dikkati çeken Gönen, “Özellikle kalabalık ortamlardaki klimaların filtrelerinin güzel temizlenmesi lazım, aksi takdirde enfeksiyon hastalıklarına neden olur. Gece uyurken ise klima kullanmak yerine rüzgarın içeri girmesini sağlamak için kapı ve pencereleri açmak ise daha yeterlidir.” ikazında bulundu.
